Medyanın “Öteki” Yüzü

“`html

Medya Dünyasında Yaşanan Değişim ve Zorluklar

Uzun zamandır aklımda olan bir mesele var: Dizi, sinema ve müzik sektöründeki tartışmalar ve gündeme gelen ifşalar, medyada yaşananların konuşulmasını zorunlu hale getirmiyor mu?

Evet, medya gücü ve özellikle Gülen Cemaati ile Erdoğan iktidarının üstlendiği roller, Serenay Sarıkaya, Ayşe Barım gibi isimlerin gündemde olmasından daha fazlasını ifade ediyor. Bu durum, Türkiye’nin bugünkü durumunu ve geçmişteki hatalarını ortaya koyuyor.

Tanık olduklarımı ve bildiklerimi tek bir yazıya sığdırmak zor. Eğer bazı boşluklar hissederseniz, şimdiden özür dileyeyim. Ancak daha fazla yazıyla eksiklikleri kapatma sözü veriyorum.

Geçmişe Dönüş: 1983 Sonrası

Olayları 1983 yılından başlatacağım. Kişisel tarihimde 12 Eylül sonrası TRT ile Ankara’dan kopuşum ve Özal döneminin öz privatizasyonu, o günlerin birikiminin ürünüdür.

İstanbul’a geldiğimde, yıllarca birlikte çalıştığım sevgili Altan Aşar sayesinde Güneş Gazetesi’ne katıldım. Haftada altı gün, pazarları ise okuyuculara yemek kartı hazırlayarak geçen çılgın bir dönem yaşadım. Güneri Cıvaoğlu sanırım mutmain oldu, ancak maaş artışı olmadı. Bir toplantıda “sen bekle” diyerek yeni görevi haber vermesi üzerine itiraz ettim. Altan’ın olmadığı günlerde yazı işlerinin başında ben olacaktım, toplantılar bana emanet edilecekti.

İtirazım ve Korkularım

İtirazımın sebeplerini şöyle anlattım: “İstanbul’da yeniyim. Yazılı basında da yeniyim. Ayrıca kadınım. Beni kurtlar sofrasına atan bu hareket yanlıştır!” Güneri bey ise dinlemedi ve korkularımı gerçeğe dönüştüren bir süreçte sürükledi.

Yıllar boyunca kendimi defalarca kanıtlamak zorunda kaldım. Önce yazılı basında yetkinliğimi kanıtlayıp sonra TRT yıllarımı unutturup yeni televizyonlar için başvurduğumda yeniden TV deneyimimi ispatlamam gerekti. İstanbul’daki yeniliklerden çok, geçmişteki bağlantılarımın eksikliği bir sorun haline gelmişti.

Kadın Olmanın Zorlukları

Ancak esas sorun, kadın olmaktı. Eğer yeterince alımlı değilseniz, ekran için düşünülmezsiniz. İstanbul’daki televizyon serüvenimin 12-13. yılında istihbarat şefinin sözlerini hatırlıyorum: “Daha önce hiçbir kadından emir almadım, şimdi alıştım ama başlangıçta bu durum zordu.”

Çoğu zaman benzer tutumlara maruz kaldım. Beni Ali Kırca’nın sekreteri zannedenler oldu ve patronlar arasında “mutfaktaki kadındım” imajıyla karşılaştım. atv’deki toplantılardan birinde, patron Önay Bilgin beni şikayet için çağırıp, “Neden tüm sorunlar Ali Kırca’ya değil de sana iletiliyor?” diye sordu. “Çünkü ben haber merkezini yönetiyorum,” dedim.

İş Yerindeki Uçurum

Ödeme adaletsizliklerinin derin uçurumunu gözler önüne serip, “Ücretimdeki farkı nasıl kapatabiliriz?” diye sorduğumda, sorunun yalnızca maaş meselesi olmadığını anladım. Patronlarla aramda bir mesafe bulunuyordu. Belki de o masalarda olmak için mücadele etmeliydim, ancak oraya oturmak istemedim.

Koridorlarda dolaşan dedikodulara göre, bazı üst düzey erkeklerle otelde buluşup eğleniyor olmak, bana olan tutumu daha da zorlaştırıyordu. Paris’ten dönen erkek gazetecilerin lüks hayatları ile yaşadığım sıkıntılar arasında büyük bir çelişki vardı.

Yeni Dönem ve Yaşananlar

Devir değişti; AKP iktidara geldi ve medya dünyasında köşe kapmaca başladı. Öncelikle Gülen Cemaati’ne yaklaşanlar, bu değişimden en çok faydalananlar oldu. Havuzlu villalar, lüks hediyeler ve yurtdışı seyahatleri… Bunu sorgulayan pek çok kişinin göz ardı ettiği gerçeklerle doluydu.

O günlerde bazı isimlerin benim gibi muhalif olanlara yönelik haksız yorumları, zamanla “FETÖ ile Erdoğan’dan başka kimse mücadele etmiyor” düşüncesine dönüştü.

Yıllar sonra, haber merkezinin üst kadrosunun bir araya gelip özür dilediği zamanlar geldi. İlişkiler, yaşanan olayların üstünden geçtikten sonra yeniden değerlendirildi. Ve artık, geçmişin hatalarıyla yüzleşme zamanı gelmişti.

“`

Related Posts

CHP’nin Olağanüstü Kurultayı için iptal davası

CHP’den ihraç edilen eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın avukatı Onur Yusuf Üregen CHP 21. Olağanüstü Kurultayı’nın iptali istemiyle dava açtı.

Gazze savaştan önce nasıl bir yerdi?

İsrail’in bitmek bilmeyen saldırıları sonucunda Gazze’de şimdiye kadar 51 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık 2 buçuk milyon nüfusun neredeyse tamamı evlerinden oldu. Ancak Gazze’de yıkılan sadece evler de olmadı. Tarihi yapıların da neredeyse tamamı enkaza döndü. Peki savaş öncesinde Gazze nasıl bir yerdi?

Türkiye ve Rusya Ortadoğu için masaya oturuyor: Görüşmeler İstanbul’da

Türkiye ve Rusya Dışişleri bakan yardımcıları yarın İstanbul’da Ortadoğu için görüşme gerçekleştirecek.

Murat Ongun’un avukatı gözaltına alındı

İBB’ye yönelik soruşturma kapsamında Ekrem İmamoğlu ile birlikte tutuklanan Murat Ongun’un avukatı Serkan Günel gözaltına alındı.

İstanbul depreminin teknik analizi | AFAD: Depremde 35 km uzunluğunda 9.5 km genişliğinde hat kırıldı

AFAD, dün saat 12.49’da Marmara Denizi’nde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ilk analizini yayınladı. Analize göre, depremde 35 km uzunluğunda 9.5 km genişliğinde bir hat kırıldı. Sağ yanal atımlı bir hareketin oluştuğu depremde fay üzarinde 30 cm’lik yer değiştirme yaşandığı ifade edildi.

Rusya Kiev’i vurdu: En az 2 ölü, 54 yaralı

Rusya’nın Ukrayna’nın başkenti Kiev’e dron ve füzelerle düzenlediği saldırılarda en az 2 kişinin öldüğü, 54 kişinin yaralandığını belirtildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir